Bu Besinler Mide ve Bağırsak Sağlığına Birebir! Sarımsak, Kabak Çekirdeği, Zenfecil, Soğan… Hangi Besin Hangi Organa İyİ Geliyor? Bir Gıdanın Bize İyi Gelip Gelmediğini Nasıl Anlarız?
Fizyoloji profesörü Nazan Uysal Harzadın ‘Uzun ve Sağlıklı Yaşamın Bilimsel İpuçları-Fonksiyonel Beslenme’ kitabında beslenmenin bütünsel etkilerini inceliyor. “Vücudumuz sürekli yenilenen harika bir makine gibi ve onu doğru beslemek hücrelerin sağlıklı olmasını sağlıyor” diyen Harzadın’ın besinleri saklama ve pişirme konusunda da önerileri var.Kronik hastalıkların nedenlerinden sağlıklı kemiklerin sırrına, doğru pişirme önerilerinden mutfakta temizliğe kadar içinde pek çok başlık olan ‘Uzun ve Sağlıklı Yaşamın Bilimsel İpuçları-Fonksiyonel Beslenme’ Doğan Kitap etiketiyle raflarda. Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın’ın yazdığı kitap beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek isteyenler için bir rehber gibi. “Dr. David Perlmutter’ın ‘Tahıl Beyin’ kitabını okuduktan sonra beslenmemde olmaması gerekenleri mutfağın dışına çıkardım” diyen Harzadın’la fonksiyonel beslenmeyi konuştuk.
Tam olarak nedir fonksiyonel beslenme?/
Next Paylaş
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Aslında vücudumuzun ihtiyaçlarını belirleyip o ihtiyaçlara uygun beslenmektir. Vücuda zarar veren ya da bedenimize iyi gelmeyen gıdaları hayatımızdan çıkarmak da fonksiyonel beslenmenin parçası. Bunları yapabilmek için önce besinleri çok iyi tanımak gerekiyor: Ne gibi özellikleri var, nasıl hazırlanmalı ve onları hangi kombinasyonla tüketmeliyiz?
Bir gıdanın bize iyi gelip gelmediğini nasıl anlarız?/
Next Paylaş
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Birçok ipucu var: Sindirim sistemine ait problemler, şişkinlik, gaz, dikkati toplayamama, kaşıntılar, kızarıklıklar… Ya da bunların hiçbiri olmaz sadece uykunuz bozulabilir, kaygı düzeyiniz yükselebilir. Bir gıdanın size iyi gelmediğini geniş bir yelpazede değerlendirebiliriz.
Günlük hayatta en sık yaptığımız hatalar neler?/
Next Paylaş
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Vücudumuz sürekli yenilenen harika bir makine gibi ve onu doğru hammaddelerle beslemek hücrelerin daha sağlıklı olmasını sağlıyor. Yapılan hataların başında yanlış besinlerle sistemi beslemek geliyor. Örneğin yulaflı bisküvi veya paketli bir şey aldınız, içindekiler kısmına baktığınızda en az 10 tane adını sanını bilmediğiniz içerik olduğunu görüyorsunuz. Bir diğer şey de besinleri doğal halinden çok uzaklaştırmamız. Bu hem bize hem bakterilerimize iyi gelmedi. Oysa besinleri doğadaki formuna en yakın haliyle yemeliyiz. Doğada portakal suyu yok, portakalın kendisi var. Portakalın kendisini yediğinizde onu içindeki lifleriyle yemiş oluyorsunuz.Fonksiyonel besinlerde öne çıkan besin grupları neler?Hem bizi hem de bakterilerimizi besleyen besinlerde; probiyotikler, prebiyotikler, antioksidanlar, sağlıklı yağlar, sağlıklı karbonhidratlar özellikle lifler, kaliteli proteinler, fitokimyasallar, vitamin-mineral zengini gıdalar olarak fonksiyonel besinler ve adaptajenleri (strese karşı dayanıklılığımızı arttıran besinlerin içindeki fitokimyasallar) gruplandırabiliriz.
“Besinleri sadece mideyi doyuran değil, hücreleri besleyen yapıtaşları olarak görmek gerekir” diyorsunuz. Örnek verebilir misiniz?/
Next Paylaş
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Magnezyum açısından zengin besinler bağırsak kaslarını gevşeterek, bağırsak hücrelerinden su çekerek bağırsak hareketini destekler, dışkıyı yumuşatır. Kabak çekirdeği, badem, avokado, ıspanak ve pazı buna örnek olabilir. Zencefil mide bulantısını önler, nane mide kaslarını gevşetir. Sarımsak içindeki allicin bileşiğiyle doğal bir antibiyotiktir, zararlı bakterileri öldürüp faydalı bakterileri korur. Soğandaki quercetin ve sülfür bileşikleri bağırsaktaki patojenleri baskılar.Ne yediğimiz kadar onu nasıl hazırladığımız da önemli mi?Evet, pişirirken sağlıklı bir gıdayı tamamen sağlıksız hale getirebiliriz. Besinlerin vitamin, mineral ve antioksidan içerikleri doğrama, pişirme ve saklama yöntemlerimize bağlı olarak değişebilir. Mesela geniş bir tava kullanıp içine minicik bir et koyarsanız bu etin yanmasına neden olacaktır. Uygun tava tencere kullanmak; hatta boyutları bile önemli.
İleri yaşlarda kas ve kolajen kaybıyla ilgili noktalara da değiniyorsunuz…/
Next Paylaş
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Kolajenimizi 30’lu yaşlardan itibaren yavaş yavaş kaybediyoruz. 50’den itibaren bu kayıp daha fazla oluyor. Bugün kronik hastalıkların kök nedeni bağ doku problemi. Kolajen bir bağ doku proteinidir. Bağ dokusunun sağlamlığı uzun ve sağlıklı bir yaşamla ilişkilendiriliyor. Var olan kolajeni korumak için sigara, alkol, şeker gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, düzenli egzersizle kasları çalıştırmak, yeterli protein almak gerekiyor. Kolajeni doğru şekilde yerine koymak için de beslenmeye ve bağışıklık sistemine dikkat etmek şart.
Fonksiyonel beslenmeye dikkat etmek isteyen ama yoğun hayat temposu nedeniyle bunu yapamayan kişilere ne önerirsiniz?/
Next Paylaş
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Nasıl ki ertesi günün işlerini akşamdan organize ediyoruz, bu planlamanın içine beslenmeyi de dahil etmek gerekiyor. “Öğlen dışarıdaysam ne yiyebilirim, akşam pratik olarak ne hazırlayabilirim” sorularını akşamdan düşünmek çok büyük fark yaratıyor. Pratik çözümlerden biri de yanınızda besleyici gıdalar taşımak. Güney Kore’de insanların ceplerinde kaynamış yumurta taşıma alışkanlıkları var. Ben de seyahatlerimde yanıma haşlanmış yumurta, badem, fındık gibi sağlıklı atıştırmalıklar alırım. Açken yanlış seçimler yapma ihtimaliniz artıyor.
Haber Kaynak : CNNTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”